Göz, vücudumuza oranla gelişmesini çok erken tamamlayan bir
organımızdır. 9-11 yaşlarından önce yapılan her türlü tedavi ve müdahaleler iyi
sonuç verir.
Gözün retina dediğimiz iç tabakasının hücrelerinin gelişmesi
için cisimlerin görüntülerinin bu tabaka üzerine net düşmeleri gerekir. Koni
denilen bu hücreler net görüşü ve renkli görmeyi sağlarlar. Basiller ise alaca
karanlıkta görmemize yardımcı olurlar.
En başta cisimleri keskin ve net görüp görmediğimizi kontrol
etmek yerinde olur. Bunun için normal bir mesafeden (asgarî 5 m) gözlerimizi
sıra ile kapatarak normal büyüklükteki harfleri görmeye çalışalım. Sağlam bir
gözün bu mesafeden rahat görmesi lâzımdır. Şayet göremiyorsak, görme bozukluğu
var demektir. Eğer televizyonu da çok yakından seyretmek ihtiyacını duyuyorsak,
görmemiz normal değildir. Baş ağrıları da görme bozukluklarının önemli bir
belirtisidir.
Görme bozuklukları başlıca ikiye ayrılır:
1.Hipermetropi: Sonsuzdan gelen paralel ışınlar retina
tabakasının arkasında odaklaşır. Göz ekseni genellikle normalden daha kısadır.
Hastalar iyi göremediklerinden değil, göz yorgunluğundan şikâyet ederler.
Devamlı çalıştıkları zaman göz ve baş ağrısından, kapak kenarlarının kızarıp
çapak ve kepek yaptığından yakınırlar.
2.Miyopi: Göze gelen ışınlar retina tabakası önünde fokus
yaparlar. Tahtadaki yazıları iyi seçememe, kitap ve deftere çok eğilme önemli
belirtilerdir.
Yukarıda saydığımız belirtilerin görülmesi halinde göz
uzmanına gitmek yerinde olur. Gözlük takmaktan korkmamak lâzımdır. Zamanında
gerekli tedavi yapıldığı takdirde hastalığın daha fazla ilerlemesine engel
olunabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder