Anne sayfasında anne ve bebek sağlığı, bebek gelişimi ve bebekler hakkında aradığnıız tüm bilgileri bulabilirsiniz.
RSS

30 Ocak 2010 Cumartesi

İnsülin ve kilo aldıran yiyecekler

Normal bir Türk ailesinde akşam öğünü en az iki kap yemekten ve yemek sonrası tatlı ya da meyveden oluşur. Sözünü ettiğim iki kap yemek de, genellikle çorba, zeytinyağlı sebze, pilav, etli ya da tavuklu bir yiyecektir.
Boşuna Akdeniz diyeti diye övünmemek gerek; normal bir Türk ailesinin bu akşam öğünü olabilecek en yanlış beslenme tarzına işaret ediyor aslında.
Klasik Türk masasından ekmek eksik olmaz. Ekmek, bildiğiniz gibi bir karbonhidrat. Et ya da tavuğu ekmek olmadan yiyenimiz herhalde yoktur. Proteinle karbonhidratı bir arada yediğimizde kanımızdaki insülin seviyesini gereksiz yere çok fazla artırmış oluruz. Ve bu da, kanda şekere dönüşen karbonhidratlı yiyeceklerin anında fazla kilo olarak vücut yağlarımıza eklenmesi anlamına gelir.
Gerçekte, kilo almamanın ve kilo vermenin sırrı, kandaki insülin seviyesini fazla yükseltmemekte.
Elbette bu işin bir basit tarafı var: Günlük yaktığınız enerji miktarından daha yüksek enerjiyi alırsanız şişmanlarsınız. O bakımdan kalori hesapları çok önemli elbette. Ama kalori her şey demek değil. Vücut, zaman
içinde düşük kaloriyle yaşamaya uyum sağlayabiliyor, metabolizmayı yavaşlatabiliyor.
O yüzden, kilo vermek için yapılan doğru diyette kalori kadar önemli olan şey besin dengesi. Geçen hafta anlatmaya çalıştığım gibi aynı öğünde hem protein hem karbonhidrat almamak gerek.
Yazının başında söylediğim klasik Türk sofrasında tek yanlış aynı öğünde karbonhidrat ve proteinin alınması değil. Bir de yemek sonrası tatlı ya da meyve faslı var.
Meyveler, yemeğin hemen sonrasında yendiğinde hem kandaki insülin seviyesini gereksiz yere çok artırıyorlar hem de midede alkole dönüşerek karaciğer üstünde büyük bir yük oluşturuyorlar. Hayatta hiç içki içmediği halde siroz olan insanlar, meyve yeme alışkanlıklarını gözden geçirmeli.
Elbette önerdiğim şey hayatta hiç meyve yememek değil ama meyveleri ayrı bir öğün olarak yemek.
Tatlıya gelince orada durmak lazım. Ben de bir tatlısever olarak bu gerçeği kabulde zorlanıyorum ama bir süreden beri tatlıyı hayatımdan çıkarmış durumdayım. Yemek sonrası yenen tatlı, deyim yerindeyse vücutta bir insülin patlamasına yol açıyor ve tabii ki fazla kilo olarak derhal bize dönüyor.
Esasında gerek fazla kiloları vermenin ve gerekse daha sonra kilo almadan hayata devam etmenin yolu, yeme içme tarzımız başta olmak üzere hayatımızı gözden geçirmekten geçiyor.
Haftada en az üç kez ve 40 dakikadan az olmamak şartıyla egzersiz yapmalıyız. Bunu her gün yapmanın da bir sakıncası yok, önemli olan haftada üçün altına düşmemek.
Sporu hayatımızın bir parçası haline getirmek de yetmez. Sebzeleri, beyaz etleri, balığı ve elbette doğru karbonhidratları hayatımızın bir parçası haline getirmeli, yanlış beslenmemeliyiz. Bazı şeyleri, mesela havucu, patatesi, beyaz pirinci, beyaz unu hayatımızdan çıkarmalıyız.
Yerken aşırıya kaçmamaya, hele hele akşam yemeklerini uyku saatinden
en azından 3 saat uzağa yerleştirmeye dikkat etmeliyiz.
Çünkü şişmanlık, aslında bütün hastalıkların anası.
Radikal- İsmet Berkan

Read Comments

0 yorum:

Yorum Gönder