Anne sayfasında anne ve bebek sağlığı, bebek gelişimi ve bebekler hakkında aradığnıız tüm bilgileri bulabilirsiniz.
RSS

25 Ocak 2011 Salı

Anne sütü içeriği ve önemi


Anne sütü bebeklerin beslenmesinde en önemli besindir. Anne sütünün yerini tutabilecek başka hiç bir besin maddesi yoktur ilk 4 veya 6 ayın sonuna kadar, anne sütü, bebeğin tüm besin ihtiyacını karşılayabilecek niteliktedir. O nedenle ilk 4-6 ay boyunca bebeklere sadece anne sütü verilmesi gerekmektedir.

Kolostrum, gebeliğin son trimestirinde memenin alveolar hücrelerini dolduran ve doğumdan sonra birkaç gün boyunca salgılanan sarımsı yapışkan bir sıvıdır. Anne, gebeliği sırasında başka bir çocuğunu emziriyor olsa bile yeni doğumdan hemen önce ve sonra da kolostrum oluşur. Günlük salgılanma miktarı 10-100 ml'dir. Doğumdan 30-40 saat sonra salgılanma miktarı artar ve 3-14 gün sonra da anne sütü haline dönüşür. Kolostrumun dansitesi yüksektir. Anne sütüne göre daha az laktoz, yağ, suda eriyen vitamin kapsar. Protein, yağda eriyen A, E, K gibi vitaminler ile çinko ve sodyum gibi mineraller ise anne sütüne göre daha fazladır. Kolostrumda immünglobulinler de miktar olarak fazla bulunmaktadır.

Anne sütünün kapsamı, farklı kişilerde, emzirme süresi boyunca, beslenme zamanlarına göre çeşitlilik ve farklılık gösterebildiği gibi, aynı kişide, memeler arasında da salgılanan sütün kapsamı açısından farklılıklar olabilir. Genel olarak tüm memelilerin sütleri için söylenebilecek tek bir söz vardır. O da bu sütün yavrularının gereksinimlerini tam olarak karşılayabilecek bir kapsamda ve karmaşık bir yapıda olduğudur.

Anne sütü, tüm memeli sütleri içinde en düşük protein yoğunluğuna sahip olanıdır. Ortalama protein miktarı 1. ayda 1.3 gr/100 ml daha sonra ise 1.15 gr/100 ml dir. Ancak kişilere göre farklılık olabilir. Sütte bulunan ve antienfeksiyöz etkisi olan sekretuar IgA, lizozim ve laktoferrin gibi proteolizize dirençli oldukları için emilmeyen proteinler hesaba katılmazsa, sütteki protein miktarı 0.8 gr/100 mi ye kadar düşmektedir ki bu da gelişmemiş olan bebek böbreklerinin yükünü arttırmaz ve bebeğin gelişimi için gerekli olan miktarı da sağlamış olur. Anne sütünde laktalbumin/kazein oranı 80:20 dir. Alfa laktalbumin laktoz sentezindeki enzim sisteminde önemli bir rol oynar. Anne sütünde bir aminoasit olan sistin miktarı yüksek metionin miktarı azdır. Fetus ve preterm bebekler için sistin gereklidir. Çünkü beyin ve karaciğerde metionini sistin haline dönüştüren. sistationaz enzimi yoktur. Anne sütünde taurin aminoasiti de yüksek miktardadır. Taurin safranın oluşması ve yağ emilimi için gereklidir. Ayrıca merkezi sinir sisteminin, gelişmesinde neurotransmitter ve neuromodulator rolü vardır. Yetişkinlerden farklı olarak bebekler metionin ve sistinden taurin sentez edemezler, o nedenle de bebekler için taurin esansiyel bir aminoasittir ve dışarıdan alınması gerekir. Bunu sağlayacak olan besin ise anne sütüdür.
Kolostrumda yağ miktarı 2 gr/100 ml. olduğu halde anne sütünde 4-4.5 gr/100 ml dir. Yağ miktarının kapsamı kişiye göre değişir. Günün farklı zamanlarında ayrıca memeden ilk gelen sütle son gelen süt arasında da yağ miktarı ve kapsamı bakımından farklılıklar olmaktadır. Anne sütündeki yağın % 98'i trigliserid tir. Yağ asitlerinin % 42'si doymuş, % 37'si doymamış yağ asitleridir. Anne sütü uzun zincirli doymamış yağ asitleri bakımından zengindir. Bu yağ asitlerinden özellikle linoleik asit, beyin gelişmesi ve myelinizasyon için çok önemlidir. Yine doymamış yağ asitlerinden olan araşidonik asit ve bebek beslenmesinde önemlidir. Çünkü, bebekler linoleik asitten araşidonik asit sentezi yapamazlar. Bu iki yağ asiti anne sütünde inek sütüne göre 4 kat daha fazla bulunmaktadır.

Anne sütünde, sentezleri, bu esansiyel yağ asitlerinin varlığına bağlı olan prostoglandinler de vardır. Prostoglandinler, vücudu dirençli kılar, barsak hücrelerinin gelişmesini sağlar ve sindirimde rolleri vardır. Anne sütünde ayrıca yağ ile ilişkili antiviral özellikte bileşikler de bulunur.
Anne sütünde lipaz enzimi de vardır. Bu enzim, yağların sindirimini sağlamaktadır. Çünkü, bebeklerde, pankreas lipazı ve safra, yağların sindirimi için henüz yeterli değildir. Anne sütü ayrıca kolesterolden de zengindir. Anne sütündeki en önemli karbonhidrat laktozdur. Kolostrumda % 4, anne sütünde ise % 7 oranında bulunur. Enerjinin % 40'i laktoz dan sağlanır. Laktoz, glikoz ve galaktoza metabolize olur. Laktozun diğer karbonhidratlara olan üstünlükleri şöyle sıralanabilir:

a) Kalsiyum, magnezyum ve demirin emilimini arttırır.
b) Protein üretimini arttırır.
c) Merkezi sinir sisteminin gelişmesi için gerekli olan galaktolipidleri oluşturur.
d) Barsaklarda riboflavîn ve pridoksin oluşumuna yardım eder.
e) Laktobasillus bifidusun barsaklarda üremesini sağlar, laktik asit oluşturarak, barsaklarda asit ortam oluşmasını sağlar ve böylece patojen mikroorganizmaların çoğalması önlenir. Gaita florası putrefaktif değil fermantatif olur. Ancak ilk günlerde anne sütünden başka besin verilirse bu koruyucu mekanizma çalışamaz.

Anne sütünde A vitamini inek sütüne göre daha fazladır. Kolostrumda ise 2 kat daha fazladır. K vitamini de kolostrum ve ilk sütte daha fazla miktarda bulunmaktadır. Bebeklerin barsaklarında K vitamini oluşturabilen flora ancak doğumdan iki hafta sonra gelişebilir. Vitamin E miktarı eğer anne aşırı miktarlarda doymamış yağ tüketmiyorsa, yeterli düzeydedir. D vitamini miktarı anne sütünde düşüktür. Ancak bebekler D vitamini ihtiyacını daha çok güneş ışığının etkisiyle, deri yoluyla karşılamaktadırlar.

Anne sütünde kalsiyum/fosfor oranı 2:1 dir ve bu nedenle anne sütünden kalsiyum emilimi yüksektir. Anne sütündeki demirin biyoyararlılığı yüksektir ve % 70'i emilmektedir. Enzimler, büyüme ve hücresel immünite için gerekli olan çinko anne sütünde yeterlidir ve anne sütü ile beslenen bebeklerde, çinko eksikliğine bağlı olarak gelişen akrodermatitis enteropatika görülmez. Bakır, kobalt, selenyum gibi iz elementler anne sütünde inek sütüne göre daha fazla miktarlarda bulunur/2'3' Bu elementlerin eksikliğine bağlı beslenme hastalıkları anne sütü ile beslenen bebeklerde görülmez. Anne sütünde yukarıda sayılan bu besin öğelerinin dışında bazı hormonlar da bulunmaktadır.
-Gonodotropin serbestleştirici hormon (gonodotropin releasing hormone)
-Büyüme hormonunu serbestleştirici faktör (Growth hormone releasing factor ,
-İnsülin
-Somatostatin
-Relaksin
-Kalsitonin
- Neurotensin
-Tirotropin serbesbtleştirici (thyrotropin releasing factor)
-Tiroidi uyarıcı hormon (thyroid stimulating hormone)
-Tiroksin
-Triiyodotironin
-Eritropoietin
-Bombesin
-Oksitosin
-Prolaktin
-Adrenal ve ovariyel steroidler
-Prostoglandinler
-Çeşitli büyüme faktörleri gibi hormonlar vardır.

Anne sütünde Proteolitik enzimler, peroksidaz, lizozim, ksantin oksidaz alfa amilaz, lipaz gibi pek çok enzim de bulunmaktadır. Bu enzimlerin bir kısmı büyüme ve gelişme için bazıları da bebeğin sindirim işlevi için gereklidir. Bir çoğunun konsantrasyonu kolosturumda daha yüksektir. Lizozim enzimi gram pozitif bakterilere karşı bakteriolitik etkiye sahiptir ve aynı zamanda bazı virüslere karşı özel koruma sağlamaktadır.

Anne sütünün özellikleri bunlarla da bitmemektedir. Anne sütünün immünolojik özellikleri de vardır.
Enfeksiyon ve allerjilere karşı bebeği korumakla kalmaz, aynı zamanda bebeğin kendi immün sisteminin gelişmesini de sağlar. Anne sütünde bulunan ve antienfeksiyöz işlevi olan maddeler hem humoral hem de hücresel kökenli olabilir. Humoral olanlar: IgA, IgM, IgG, Lizozim ve diğer enzimler, laktoferrin, bifidus faktörü ve benzeri maddelerdir.

Hücresel olanlar ise: Makrofajlar, lenfositler, nötrofil granulositler ve epitel hücreleridir. Bu koruyucu öğeler kolostrumda daha yüksek miktarlarda bulunurlar. Sadece anne sütü ile beslenen bir bebeğin günde 0.5 gr sekretuar IgA aldığı hesaplanmıştır. Laktoferrin, bakteriostatik olan ve doymamış yapıda demir bağlayıcı bir glikoproteindir. Bifidus faktörü ise nitrojen kapsayan bir karbonhidrattır ve laktozun varlığında barsaklarda laktobasillerin üremesini sağlar. Bu bakteri laktik asit oluşturur ve floryayı asit hale sokar. Bu florada ise gr (-) bakteriler örneğin E. coli ve mantarlar, örneğin Candida albicans üreyemez. Anne sütünün invitro olarak birçok patojen mikroorganizmaya karşı koruyucu olduğu gösterilmiştir.

Anne sütünün aids(HIV) enfeksiyonuna karşı koruyuculuğunu gösteren bir çalışma yoktur.

Read Comments

0 yorum:

Yorum Gönder